DOLAR 36,3046 0.07%
EURO 37,8264 -0.29%
ALTIN 3.409,86-0,32
BITCOIN 34898062.40304%
Sivas
-5°

HAFİF KAR YAĞIŞLI

06:21

SABAHA KALAN SÜRE

İsmail Hakkı KONAR

İsmail Hakkı KONAR

07 Şubat 2025 Cuma

SİVAS TÜKENİYOR MU? – İsmail Hakkı KONAR

SİVAS TÜKENİYOR MU? – İsmail Hakkı KONAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2024 Yılı iller nüfusu açıklandı. İlginç olan nüfusu azalan iller kapsamında baktığımızda nüfusu 500 bin üzerinde olmasına rağmen tekl il olarak nüfus azalmasında 40 ilin içerisine giren il Sivas oldu.

2023 yılına göre Sivas’ın toplam nüfusunda 13.393 kişilik bir azalma olduğu görülmekte. Bu Koyulhisar ilçesinden daha fazla bir nüfusunu kaybetmiş demektir.

Burada daha dikkat çeken bir durum ilçe her yıl kırsal alan nüfusu artan Sivas’ın artık merkez ilçe nüfusunun da azalmakta olduğu görülmekte.

İl merkezinin nüfusunun azalmasındaki en önemli etkenin. eğitimli nüfus ile ticaret ile uğraşanların da adeta Sivas merkezden kaçarcasına göç ettiklerinin işaretidir. Bu azalmada en önemli etkenin belediye seçimlerinde adayları kazanmayan AKPlilerin olma olasılığı yüksek gibi gözükmekte. Belediye ile ticari bağlarının kalmadığını görenlerin başka bir ile göç etmeleri bu işi tetikleyen unsur olduğu gözükmekte. Bu göçlerde Kayseri,Konya,Samsun ve Malatya illerine olmasında ilginçlik 2023 nüfus artışında Sivas’a Malatya’dan depremzede gelmiş olduğunu göstermekte. Kayseri,Konya,Samsun illerine yöneliş ise siyasal amaçlı olduğu anlaşılmakta.

Nüfus azalmasında Sivas’ta yaşayan Yozgatlıların Sivas’ı boşaltmada başat olduğu görülmekte. Bu geri göçün bir kısmı Yozgat’a olurken diğer ağırlıklı göç yönelişinin Kayseri’ye olduğu anlaşılmakta.

Sivas’tan Samsun’a göç edenlerin ağırlıklı olarak Sivas’da yaşayan Tokatlıların yanında Yıldızeli,Koyulhisar ve Suşehri ilçesinden olduğu böylece Sivas’dan göç almakta Samsun’un da bir çekim alanı yarattığı belli olmuştur.

Sivas artık sadece İstanbul,Ankara ve İzmir dışında Kayseri-Samsun-Malatya üçgeninde küçülmede bu illerin çekim alanında olduğu anlaşılmaktadır.

Şimdi Sivaslı özellikle de Sivas’ın seçilmiş siyasileri,meslek odaları oturup düşünmeleri gerekmez mi?

Bu ilde deprem olmadı. Bu ilde göçü etkileyecek bir terör olayı da yoktur. Göçü etkilecek bir kuraklık olayı da yaşanmıyor. Bu ilin karayolu,demiryolu havayolu bağlantıları da birçok ilden daha uygun durumda. Bütün bu olumlu koşullara rağmen insanlar kaçarcasına buradan göç ediyor ise bilinmelidir ki Sivas toprakları geçindirme alanı olmaktan çıkmıştır.

Sivas artık kalkınma stratejisini değiştirmelidir. Her yapılan yatırımı merkez ilçeye yapılmış olsa da görülüyor ki artık etkili olmuyor.

Türkiye’nin en büyük hayvan pazarı olan Şarkışla’ya et kombinasını kurmak yerine Sivas merkeze kurup sonrada kapatırsan bunda yanlış karar alan Sivas’ı tanımadan yatırım kararı veren geçmiş Sivas valisinin öngörüsüzlüğü yok mu?

Suşehri ovasında sulu tarım yapılması içinde planlanmış Kılıçkaya barajı sulama kanalları tamamlanmayan Suşehrili tarımdan uzaklaşmış ise bunda devletin barajları artık sadece elektrik üreten yerler olarak görmesinin katkısı yok mu?

Sivas,bundan sonraki yatırımlarda Zara-Şarkışla-Suşehri ilçeleri için hızlıca kalkınma ve yatırım planlamasına gitmelidir. Üniversitenin açılacak yeni bölümleri bu ilçelerde açılmalıdır. Bu ilçelerde yatırımı teşvik edecek teşvikli ve öncelikli yatırım teşvik alanları oluşturulmalıdır.

Batıda gelişmiş illere baktığımızda ilçelerinin de önemli ölçüde büyümüş olduklarını görmekteyiz.

Sivas’ın kırsal alanlarını büyütmek Sivası büyütmek olacaktır.Bu üç ilçe için yatırımlar artırıldığında görülecektir ki Sivas’tan başka yerlere göçün azaltılmasında bariyer oluşturulmuş olacaktır.

Bir diğer önemli husus ise Sivaslı artık kendisini 22 yılda ¼ oranında küçültmüş Siyasi partiye olan eğilimini sonlandırmalıdır.2000 li yıllarda 22 ci nüfus büyüklüğüne sahip olan Sivas,şimdilerde 33. sıralara düşmüş ise tercihlerini sorgulaması gerekmez mi?

Sivas’a bu iktidar bir takım hizmet sektörüne yönelik yatırımlar yapmış olabilir. Ancak Sivas’ın yatırımlara da gereksinimi vardı.

Sivas’ın nüfusunun bu kadar hızlı boşalması hayra alamet değil. Türkiye’nin stratejik güvenliğini de tehdit eden bir boşalma olduğu artık görülmelidir.

Devamını Oku

SAHİPSİZ VATAN – İsmail Hakkı KONAR

SAHİPSİZ VATAN – İsmail Hakkı KONAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sivas ülkemizin en çok göç veren illerinden. Öyle ki ilde yaşayanların oranı dışarıda yaşayan Sivaslıların 1/5 i kadar.1927 lerde bu ülkenin 5.büyük ili 1960 lı yıllarda 10.büyük ili,şimdilerde ise toprak büyüklüğünde 2. olsa da nüfus açısından 33. sırasına düşmüştür. Ekonomik gelişmişlik de ise ne yazık ki 43. sıralara kadar gerilemiştir.
Göç aslında sadece sayısal bir eksilme değil. Göçen her insan üretmiş olduğu ekonomik değeri ve yaratacağı değeri göç ettiği yerden alıp götürmektedir.
Hazine Bakanlığının yayınladığı verilerden görüyoruz ki Sivas il merkezindeki taşınmazlar geçen yıla göre çok fazla değer kazanmaz iken ilçelerde değer kaybı %25 lerde köylerde %50 lerde olduğu görülmekte. Bu demektir ki yaşadığımız ekonomik kriz ve göçler nedeniyle yaratılmış değerlerde değer kaybediyor.
Yönetimler insanlara elden para dağıtmazlar. Yarattığı potansiyel ile ekonomik değerlerini değerli kılacak ortam yaratır ise işte o elde edilen değer o kişinin zenginleşmesidir. Sivas hem göç hem de ekonomik zorluk sürecini yaşayınca mal varlıklarının da değerlerinin düşmüş olduğunu görmekteyiz.
Yaz aylarında Sivaslının en azından süreli geri dönüşlerini yapabileceği etkinlikler ne yazık ki organize edilemiyor. Madımak olayının olumsuz etkisi hala Sivas dışında yaşayan Sivaslıların Sivas’a olan yan dönüşlerini kaldırılmış değil. Her ne kadar Sivas’da oturan bazıları bu işi Sivaslılar yapmadı deseler de,maalesef bu imaj kırılmamış olduğundan Sivas üniversite öğrencisi için de memur için de yakın iller dışında tercih edilen kent olmaktan çıkarmış durumda.
Turistik gezi rotalarında daha az yer alıyor. Oysa ki Sivas’da insanların farklı tatil seçenekleri için çok yer var. Kültür bakanlığı bile bu yıl Sivas’ı etkinlik programına almayarak tercih edilen yer olmadığı imajını vurgulamıştır.
Sivas Gazeteciler cemiyetinin bu noktada düzenlemiş olduğu Avrasya Gazeteciler Cemiyetinden 60 kişiyi ağırladıkları etkinlik,olumlu bir girişimdir. Nitekim Sivas üzerindeki olumsuz imajın kırılması açışından önemlidir.
Bu tür bölgesel ve ülke düzeyinde toplantıların her düzeyde her birim tarafından planlanması Sivas açısından önemli bir çalışma olacaktır.
Sivaslı neden göçüyor nedeni tespit edilir ise çözüm de o yönde çabuklaştıracaktır. Sivaslı topraklarından terör nedeniyle göç etmiyor. Sivas topraklarında göçü etkileyecek iklimsel bir değişiklik de yoktur. O halde neden insanlar göç ediyor?
Sivas’da hayvancılığın gerilemesi ve ekonomik değer kaybetmesinde en büyük etkenlerin başında et balık kombinesinin kapanması etkili olmuştur. Sivas koyunculuk tarımda en önemli geçim kaynağı idi. Sivas’da yetişen koyunlar Irak,Suriye başta olmak üzere çıkan savaşlar sonrası dış ülkelere satılmaz oldu. Bir de et Balık kombinasının kapanması sonrası köylü ürettiği koyunlar elinde kalınca koyunculuğu terk eder oldu. Bir zamanlar Sivas topraklarında 2 milyona yakın koyun beslenirken şimdilerde 500 binlerin altına düşmüştür.
Sivas’da koyunculuğun giderek azalması sadece Sivas’ı değil Antep ve Adana kebabını da etkilemiştir. Adana şırdanını da. Çünkü kebabın kuyruk yağı ve şırdanın temel elde ettikleri Sivas koyunları idi.
Boşalan Sivas topraklarının ileri süreçte bazı şirketler tarafından toplanması ve bu topraklarda büyük şirketlerin büyük olasılıkla yabancı kökenli şirketlerin Sivas topraklarında koyun yetiştirme çiftlikleri kurması kaçınılmaz olacaktır.
Sözlerimi Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u saygı ve rahmetle anarak onun bir sözü ile bitirmek istiyorum.
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”

Devamını Oku

REZENE TARIMI SİVAS’IN GELECEĞİNİ KURTARABİLİR. – İsmail Hakkı KONAR

REZENE TARIMI SİVAS’IN GELECEĞİNİ KURTARABİLİR. – İsmail Hakkı KONAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Birçok alanda olduğu gibi tarımda da yeni denemeler ülkemiz açısından önemlidir. Gelecekte ilk değişikliklerindeki değişimler yanında tarım alanlarının da buna uygun yönelişlere açılmalıdır.

Bunun içinde tarım uğraşında bulunanların yıllardır edindikleri bilgi ve geleneklerinin de yenilenmesi bu yönelişlerde cesaretlendirilmesi için kamu ve sivil kuruluşların özendirici çalışmaları organize etmesi gerekliliktir.

Sivas,Konya ilimizden sonra en büyük yüz ölçümü olan bir ilimizdir. Konya’dan daha şanlı konumdayız. Karadeniz ile iç Anadolu geçiş ikliminin egemen olduğu Sivas Konya ilinden daha fazla yağış alan bir yerdedir. Konya iline göre dağlık alanları daha fazla olsa da topraklarının en az yarısı tarım faaliyetleri açısından uygundur.

İklim yapısı itibari ile Orta Avrupa ülkeleri,Ukrayna,Balkan ülkelerinde yetişen birçok tarım ürünü için ideal toprak ve iklim yapısına sahiptir. Kışlık sebzeler için uygun toprak yapısı ile önemli bir yer olabilir. Bunun için daha geniş alanlarda bu sebzelerin ekimi için gerekli donanım ve pazar açısından uygun birimler oluşturulmalıdır.

Koydes projeleri sadece yol ağırlıklı projeleri yaşama geçirmek yanında yeni yönelişler bilgilendirme,bilinçlendirme,cesaretlendirme yanında üretilen ürünlerin depolanması ve pazarlanması konusunda da hazırlıklı olmalıdır.

Ülkemizde REZENE denilen bir bitki vardır. Dereotuna benzer, ancak rezene dereotu gibi kısa ömürlü bir bitki değildir. Soğanımsı kökünden her yıl tekrar yeşertilebilir. Hoş
kokuludur ve güzel bir bitkidir.

Avrupa ülkelerine ve ABD’ye ihraç edilen bu bitkinin Dünyada ihracat miktarına göre Türkiye 11. sırada (9.895 ton) ve ihracat değerine göre 4. sırada (32.1 milyon USD) yer almaktadır. Ülkemizde rezene üretim alanı son 5 yılda %113 oranında artarak 33.857 da’a ulaşmıştır.

Rezene yetiştirilen Burdur ilinde 18 bin da üretim alanı ile en fazla rezene tarımı yapılırken, bu ili 12.9 bin da ile Konya ve 2.5 bin da ile Antalya takip etmiştir. Rezene bitkisinin tarımına ülkemizde ilk defa Burdur ili Tefenni ilçesinde başlanmış ve ticarete konu oldu- ğu yıllarda önemli bir kültür ve tarımsal bir kazanç sağlamıştır.

Bu ürün ile ilgili Tokat ve Sivas illerini içine alan bir araştırma çalışmasında Sivas topraklarında yetiştirilen Rezenenin gerek tohum gerek verim gerekse yağ açısından daha kaliteli olduğu görülmüştür.

Bu kalitenin oluşmasında en önemli etken Rezenenin sevdiği toprak yapısının Sivas’da olmasıdır. Rezene kireçli toprakları sever. Aynı zamanda rezenenin sevdiği oranda yağış düzeyindedir.

Rezene gıda,kozmetik,parfümeri ve sağlık alanında aranılan önemli bir bitkidir. ABD rezene ihtiyacını Hindistan Mısır ve Türkiye’den sağlarken ,Almanya,Fransa,Brezilya,Hollanda ülkeleri de ülkemizden rezene almaktadır.

Sivas çiftçileri rezene bitkisi ile tanıştırılmalıdır. Deneme üretimlerine başlanmalıdır. Tarim bilimleri ve Teknoloji Fakültesi bu konuda öncü olmalı valilik,belediye tarım ile ilgili kuruluşlar bu konuda yol açıcı olmalıdır. Sonuçta üretilen ürünlere bağlı ticaret ve sanayi de etkileneceğinden STSO da bu yolun açılmasında geleceği gören ve kuran olarak öncü olmalıdır.

Aziz Blas hikayelerinden medet umarak Sivas’a dışarıdan para geleceği hayalinden sıyrılıp,rezene üretimi ile Sivas ekonomisini güçlendirecek yönelişlere girilmesi elzemdir.

Devamını Oku

KIZILIRMAK GÜZELLEMESİ – İsmail Hakkı KONAR

KIZILIRMAK GÜZELLEMESİ – İsmail Hakkı KONAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Anadolu topraklarında doğup ve bu toprakları terk etmeden en uzun yol alarak, denize dökülen nehirdir Kızılırmak.

Kızıldağ’dan başlayan yolculuğunda, irili ufaklı önemli sayılabilecek nitelikte, otuz beş ırmağın bileşkesidir aslında. Bu otuz beş ırmağın on ikisini, Sivas topraklarından alan Kızılırmak, Sivas’ın Karadeniz’e dökülen gözyaşlarıdır aslında.

Türkiye’nin onda birlik bir alandan daha fazlasını kapsayan Kızılırmak vadisinde, on iki ilin topraklarının kapsadığı göz önüne alınırsa ve de, bu havzada yedi milyondan fazla insanın yaşadığı düşünülürse, Türkiye’de yaşayan her on kişiden birinin yaşamında kendisini hissettiren bir zenginlik diyebiliriz.

Kızılırmak,Sivas için ayrı bir öneme sahiptir.Sivas’ta doğmaktadır.Sivas il merkezinin kurulduğu yerde Kızılırmak,beş tane kolu ile kucaklaşmaktadır. Kızılırmak üzerindeki en önemli tarihi köprüler olan Boğaz köprüsü,Eğri köprü,Kesik köprü Sivas’ta dır.

Çevresindeki topraklarda bulunan tuz oranının yüksekliği nedeniyle suları tuzlu olan Kızılırmak, sulamada pek kullanılmaz. Tarihteki adı da bu nedenle acı su anlamında olan HALYS tır.

Kızılırmak’ın ismi konusunda değişik söylenceler bulunmaktadır. Kimisi taşıdığı toprak renginin kızıl olmasından, kimisi doğduğu dağdan adını aldığı söylenirse de, kimilerince Kızılırmak havzası etrafındaki topraklarda Türkmen nüfusunun yoğunluklu yaşadığından ve Türkmen ağzında” Kızıl” sözünün “Altın” olduğu bilindiğinden ırmağa verilen öneme izafeten bu adın verilmiş olduğu söylenmektedir.

Kızılırmak’ın Hititliler döneminde ismi Marassantiya olarak geçtiğini görmekteyiz.Bir Hitit destanında Kızılırmak ile ilgili şu satırlar vardır.

“Eskiden Marassantiya gelişigüzel akardı.Fakat Fırtına Tanrısı onu çevirdi.Güneşe doğru akıtarak Nerik’ın yanından geçmesini sağladı…

Fırtına Tanrısı Marassantiya ırmağına seslendi;Senin için ant olsun;salın yatağını değiştirme”

Marissantiya sözcüğünün anlam trasformasyonunu çözümlendiğinde “Rabbin olan Güneşin yolunda giden”anlamını taşıdığını görmekteyiz.

Kızılırmak’ın doğudan batıya giden ırmak olması böyle isimlendirildiğini doğrulamaktadır.

Kızılırmak’ın daha önce iç deniz olan bugünkü Konya ovasına aktığı ancak Kapadokya’da patlayan volkanların oluşturduğu yükseltiler sonucu doğuya giden yönünü kuzeye çevirerek Karadeniz’e yöneldiği anlaşılmaktadır.

Yine bazı tarihi söylencelerde ise, adını Lidya kralı Krezeus tan aldığı ve onun ırmağı anlamındaki bir sözün bozularak kızıl adını aldığı söylenir. Bu söylenceye göre Lidya kralı Krezeus’a ” Kızılırmak’ı geçmemesini, geçtiğinde devletinin yıkılacağını “söylerler. kral bu söze uymaz ve Medler ile olan savaşında ırmağı geçer ve devleti de bu olaydan sonra yıkılır.

Kızılırmak tarih sahnesine, M.Ö.28 Mayıs 565’te Lidyalılarla, Medler arasında yapılan HALYS BARIŞI ile çıkar. İki devlet arasında uzun süredir sürmekte olan savaş, güneş tutulması üzerine “tanrılar savaş istemiyor” denilerek sona erdirilir. Kızılırmak sınır kabul edilerek yapılan bu barış yazılı bir belgesi olmasa da, Anadolu topraklarında bilinen ilk barış anlaşması olması nedeniyle ayrı bir tarihi önemi haizdir.

Kızılırmak, çevresinde yaşayanlarca genelde acı olaylarla anılır. Selleri, köprüler yıkması, gelinleri, kızları, gençleri boğması ile birçok türküye ya da söylenceye konu olmuştur.

“Kızılırmak nettin allı gelini” diye başlayan bir ağıt, bu olayları türküleştirmiş bir örnektir.

Kızılırmak, Türk edebiyatında da birçok şairin konusu olmuştur. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Kızılırmak kıyıları” şiiri, Behçet Kemal Çağlar’ın “Kızılırmak duruşması” bu konuda önemli örneklerdir.

Kızılırmak halk ozanlarına da konu olmuştur. Ali izzet Özkan, ve

Âşık Veysel bu konuda güzel örnekler vermişlerdir. Aşık Veysel;

“Daima bulanın, asla durulman

Nedir bu sendeki hal, Kızılırmak

Çağlayıp akarsın, hiç mi yorulman

Seni zapt edemez göl,Kızılırmak” diyerek adeta Kızılırmak’ın özelliklerini özetlemiş bulunmaktadır.

Kızılırmak üzerindeki köprülerin hepsi tarihi açıdan mimari açıdan önemli özelliklere sahip olması yanında Sivas’ın 10 km doğusundaki eski ipek yolu üzerindeki(Tebriz yolu)Boğaz köprüsü, giriş ayaklarında bulunan odaları ve kente giren kervanların yüklerinin sayıldığı, geçiş ücreti alındığı bir nitelikte olması nedeniyle de Türkiye’de belki de bu nitelikte ilk ve tek örnek olarak önemi haizdir.

Çevresindeki toprakların suyunu toplayan Kızılırmak, bugün başta Sivas olmak üzere, 12 ilin 70 ilçenin atık sularını toplayarak üzerinde kurulu barajları ile enerji ve sulamada, kum alınarak inşaata, toprak alınarak tuğla ve çömlek yapımında ve de tatlısı balıkçılığında yararlı bir ırmak olarak akıp gitmektedir. Kızılırmak olmasa idi ne Avanos’ta çömlekçilik olurdu ne Osmancıkta pirinç ekimi, ne de bereketli Bafra ovası olabilirdi.

Kızılırmak Anadolu’nun ırmağı olsa da adını da tadını da Sivas’tan alan bir ırmaktır. Kızılırmak, Sivas’la bütünleşmiştir.

Devamını Oku

OLMAZ MI? – İsmail Hakkı KONAR

OLMAZ MI? – İsmail Hakkı KONAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sivas insanı kendi değerlerini paraya dönüştürme pratikliğinden uzak bir yaradılışta. Adıyamanlılar çiğ köftelerini,Urfalılar lahmacunlarını,Adanalıları Kebap ve şalgam sularını,Diyarbakırlılar ve Edirneliler ciğerlerini, Nevşehirliler kabak çekirdeklerini,Antepliler kebap ve baklavalarını ülke genelinde gelenekselleştirdiler ve de pazarladılar.
Yine İzmir boyozunu,Kastamonu simidini yaygınlaştırdı. Sivas katmeri de o kadar olmasa da az miktarda tanınmışlık yolunda ilerliyor.
Sivas’ın paça çorbası ve kelle geleneği güzel de Sivas dışında markalaştığına rastlayabiliyor muyuz?Sivas dışında Sivas lezzetlerinden olan katmer ve Sivas köftesi ise ancak Sivaslıların alanları ile sınırlı.
İstanbul pazarlarında arada bir Sivas madımağı,Suşehri çökeleğine rastlamış olsak da bir Malatya pazarı gibi yaygınlaşmış ve Malatya ürünlerinin ve lezzetlerinin pazarlandığı dükkanlara rastlamıyoruz. Oysa ki İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde en çok yaşayan Sivaslılar var diye övünürken bu çoğunluğun pazar ekonomisine dönüşmesi ne yazık ki şimdiye kadar organize edilmiş değil.
Hani “Kızılırmak akar,Sivaslı bakar.” örneği bu büyük potansiyeli şimdiye kadar ekonomiye çevirmiş bir organizasyonu ne yazık ki en başta Sivas Ticaret ve Sanayi odası organize edemedi.
Sivas’ın yaylalarında beslenen kasaplık hayvanların etlerinin lezzetleri ile övünür dururuz da İstanbul’daki et satışları Kemaliyeli kasaplar tarafından ele geçirilmiş durumda.
Sivas’da Üniversite nedeniyle çok sayıda dışarıdan gelen insanlar oluyor. Bunlara ucuz,pratik bir yerel bir Sivas lezzetini ne yazık ki Sivas yaygınlaştıramadık ve de markalaştıramadık.
Bu konuda Sivas da annelerimizin ellerimize sıkıştırıp verdikleri pratik bir atıştırmalık yemek var. Hepimizin vazgeçilmezi DÜREMEÇ
Düşünsenize lavaş arasında kavurmalı,peynirli,yumurtalı,helvalı düremeçlerin içerisinde biber,marul,maydanoz,soğan ve domates gibi yeşillikler konulup satışı yapılsa ilgi görmez mi idi?
Bir de Türkiye yemek kültürüne Düremeç sözcüğünü Sivaslılar olarak eklemiş olmaz mıyız?
Günümüz yemek lezzetleri genelde artık sokak lezzetleri adı altında pratikleştirilerek pazarlanmaktadır.
Simit yanında bir çay,sabahları çok kişinin vazgeçilmezi idi. Eskiden Sivas’da yağlı satılırdı. Sabahları dükkanını açan esnaf güne yağlı diyerek başlardı. Kış günlerinde ise salep yanında gevrek vazgeçilmez bir lezzetti. Bu lezzetlerden ne yazık ki,yağlı ve salep yanında gevrek lezzetini kaybettik.
Umuyorum bu yazımdan sonra Sivaslılardan birisi öncü olmayı kendisine görev kabul edip,bu işi denemeyi pazarlamayı ve de yaygın Sivas lezzeti olarak insanların dimağlarına adını ve lezzetini yerleştirir.
Ve bir gün insanlar hadi bir “Sivas Düremeçi “ yiyelim diye sokak lezzeti arayanların tercihleri arasına girmeyi başarır.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.