Anadolu topraklarında yaşayan her bir T.C. vatandaşının etnik kimliği kişinin şerefidir onurudur. Her bir vatandaş kendi kimliği ile yaşam tarzı ile inancı ile onur duymalıdır. Hiç kimse bir başkasının kimliğini sorgulayamaz ve sorgulama hakkına da sahip değildir. Kimlik siyaseti yapanlar sadece senin kimliğin, yaşam tarzın ve inancın üzerinden seni sömüren siyasi rant hesabı yaparak bu toplumu ayrıştırmak emeli içinde olanlardır.
Anadolu’da yaşayan Özgürlükçü ve farklı kimliklere sahip her Vatansever, Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri olan olan İngiltere’ye, Fransa’ya, İtalya’ya, Yunanlılara, Ermenilere ve Halifeci iç isyanlara karşı verilen Milli kurtuluş Savaşını kazanarak, Laik Sosyal Demokratik Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında geldiğimiz noktada, toplumu kimlik siyaseti ile bölmek yerine; Halk olarak omuz omuza vererek, ötekileştirmeden, siyasilerin sömürüsüne karşı, her alanda insanın insana kulluğuna son vererek, insanca hakça bir düzen içerisinde yaşamalıyız. Toplumsal barış her alanda sağlanmalıdır.
Siyasilerin her çıkmaza girdiklerinde ve ya iktidarlarını sürdürmek adına, sürekli Anayasa tartışmaları ile gündemi oyalama veya halkın lehine değil de sadece kendi siyasi ikballeri için Anayasa yapmaya çalışıyorlar. Siyasiler iktidara gelene kadar sürekli Anayasayı eleştirir ama iktidara geldiklerinde, Anayasaya asla dokunmazlar. Hatta Anayasayı olması gerektiği gibi halkın çıkarlarına olan kararları da uygulamazlar.
İktidarlar iktidarda kalmak için Anayasa yapmamalı. Anayasa toplumsal barışı sağlamalı. Özgürlükçü, barışçı, kimlik siyaseti olmadan bireylerin, Demokrasi hukuku içinde toplumsal barışı sağlamalıdır. Siyasilerin ve toplumun dün temelden karşı çıktıkları teröre, bugün gene aynı siyasilerin Anayasa da kullanılarak sadece iktidar ikballeri için, toplumun kimlik, etnik ve inançsal gibi hassas duyguları ve var olma sebepleri yok sayılarak Anayasal düzenleme yapılmamalı…
News
