Anayasa toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel kanunlardır. Devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirler. Yani halkın toplumsal sözleşmesidir. Peki, olması gereken Anayasa nasıl olmalı?
Katılımcı demokrasiyi, toplumsal barışı, özgürlüğü, evrensel insan haklarını, halkın tüm kesimlerini kucaklayan özgür ve çağdaş anayasa olmalıdır. Günümüzde 1980 askeri darbe anayasası ile yönetiliyoruz dense de mevcut anayasanın birçok maddeleri değişmiş adeta darbe anayasasından eser kalmamıştır. Darbe anayasasında her siyasi partinin şikâyetçi olup da, iktidara geldiklerinde ne hikmet ise bir türlü değiştirmeyi aklına dahi getirmedikleri siyasi partiler kanunu var.
Burada asıl hedefte olan anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk dört maddesi mi? Laiklik sanki toplum için çok zararlı bir maddeymiş gibi toplumda bir algı yaratılıyor. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Toplumun çimentosudur. Her görüşten ve farklı yaşam tarzında olan halkı bir arada tutan temel olgudur. Herkesin inancına saygı göstermenin temel kuralıdır Laiklik.
Geçmişte TBMM Başkanı dahil birçok siyasi, laiklik konusunda sorunları olduğunu dile getirmişlerdir fakat toplumun tepkisinden dolayı bunun üzerinde durmamışlardır. Ne hikmetse birden bire Mevcut iktidarı destekleyen (Hizbullah ve PKK yı terör örgütü olarak görmüyorum diyen) partinin (Hüdapar) lideri çıkıyor, bu topluma “ahmağa anlatır gibi anlatıyorum” diyerek Anayasanın ilk dört maddesinin kaldırılmasını talep edebiliyor.
Bu sözde parti lideri bu cesareti nerden alıyor? Bu cesareti iktidar partisini desteklerinden dolayı mı alıyor? Siz eğer bu gün TBMM de milletvekili iseniz bunu da laikliğe borçlusunuz. Mevcut anayasaya borçlusunuz. Burada anlaşılmayan bir şey var o da hiçbir Cumhuriyet Savcısının bu kişi hakkında soruşturma açmaması. Hiç kimse unutmamalıdır ki “ Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir”.
Özgürlükleri askıya alan, basın üzerinde baskı kuran, yargıyı siyasi otoritenin emrine veren, yolsuzlukları adeta makul gören siyasilere dokunulmazlık zırhına alan, üniversiteleri bilim yuvası olmaktan çıkaran, geleceğimiz olan gençliği ve bilim insanlarını konuşamaz hale getiren, laikliğin ve sosyal devletin içini boşaltan Atatürk ilke ve devrimlerini yok sayan bir anayasa olmamalı…
News
