Bu köşe yazımda içimizden biri,Türkiye sevdalısı, gerçek bir Sivas’lı, Sivas aşığı ve Sivas’lı bir Mülki idare Amiri olarak görev yapmış, Sayın Ünal COŞKUN’un “SINIRDAKİ CUMHURİYET”adlı Kitabını kaleme almak istedim.
Sayın Ünal Coşkun’un Kamu hizmetinde özellikle Hakkari/Çukurca İlçesindeki Kaymakam’lık yaptığı dönemde ki, çalışmalarıyla Çukurca’da yaşayan halkın takdirini kazanmış ve bu çalışmalarında ki anılarını, aslında yaşanmış, yaşanan kendisine has üslubuyla, olayları kaleme aldığı Kitabın başlığını “SINIRDAKİ CUMHURİYET” kullanarak, yazıma başlamak istiyorum.
Mülki idare Amiri olarak bir dönemde, Kaymakam ve Kars Vali yardımcılığı görevini de başarılı bir şekilde yürütmüş, yaptığı görevlerde başarıdan, başarıya imza atmış,Genç,dinamik ve Bir çok Bürokrata da örnek olacak olan Sivas’lı Sayın Ünal’ın bu kitabında neler yok ki.?
Doğu ve Güney Doğuda’ki Aşiretlerin etkileri, Toplumsal Sorunlar, Korucuların durumu, Yerel yönetimlerde seçimle görev alanların, neler hangi kıstaslar gözetilerek aday gösterildiğini, Akaryakıt Kaçakçılığından elde edilen gelirlerin hangi amaçla kullanıldığını, Ülkemizin sorunu olan “Terör Belasını” Sayın Ünal COŞKUN bu kitabın da ince bir çizgiyle , çok ama çok farklı bir şekilde kaleme almış, esere farklı bir bakış açısı getirmiş olduğunu gördüm.
İlk kitabı olmasına rağmen 2.ci baskısı da raflar da yerini alan, Sayın ÜNAL’ın “SINIRDAKİ CUMHURİYET” adlı eseri çok ses getirecek gibi.
Sadece Çukurca’daki kaymakamlık anısı olmadığı gibi,daha fazlası var.
Ayrıca Kültürel, Toplumsal sorunlar, Çözüm noktasında ise sorunları irdeleyerek bayağı yol aldığını gözlemleyeceksiniz.
Özellikle kitabın son bölümlerinde ise ağlamamak için insan kendini zor tutuyor.
Hani Merhum Aşık Veysel Şatıroğlu’nun dediği gibi, Ben giderim adım kalır, Dostlar beni hatırlasın,
İşte bu Mülki İdare Amirimizin her görev yaptığı yerlerde yaptığı çalışmaların da , kim olursa olsun, ayrım yapmamış, Kürt halkıyla barışık olup, dertlerini dinlemiş ve sorunlarının çözümü noktasında büyük mücadeleler vermiş, kısacası kucaklamış olduğundan, Görev yapmış olduğu yerlerdeki halk tarafından isminin anıldığını da , hatırlandığını da biliyorum.
Bu ilk kitabın da gerek, Yetkin ağzıyla, ifadesiyle, gerek Devlet algısı nı sayfalara dökmesi, Özelikle de Cumhuriyete karşı, İç ve dış ta faaliyet gösteren hainlere fırsat vermediği gibi onlarla mücadelesini ilmek, ilmek işlemesi, bu mücadelesinin de takdire şayan olduğu gerçeğini yansıttığı gibi, Burası Hakkari/Çukurca burada görev yapılmaz demeyip, Canla, başla çalıştığını, Siyasi düşünmediği gibi tarafsız kimliğini ön plana çıkartmış olduğunu göreceksiniz.
Aklıma gelmiş iken şunu da yazmak isterim. Hani bazı Televizyonlar da veya beyaz perdede izlediğimiz diziler,filimler vardır, Bu dizilerin ve filmlerin sonunda şöyle yazar İzlemiş olduğunuz bu dizide,filmde yaşanan olaylar hayal ürünüdür, gerçekle ilgisi yoktur der ve film veya dizi biter.
Oysaki “SINIRDAKİ CUMHURİYET” böyle değil; Tamamıyla yaşanmış ve gerçek olaylar.
Beklide çok yakında dizilere veya filmlere senaryo olursa da hiç şaşırmam.
11.Ayın Sultanı Ramazan yaklaştı, Sebze ve Gıda fiyatları ne durumda diye, İlimizde kurulan semt pazarlarından, bayağıda çeşitlilik açısından zengin olan Cuma pazarını şöyle bir dolanıp, vatandaşın alış verişini gözlemlemek istedim.?
Cuma Pazarı’nın altından, yukarı doğru hemi tezgahlara, hemide alış veriş yapan halkımızın elindeki pazar poşetlerine bir baktım.
Pazar Esnafının tezgahtaki sebze ve meyve fiyatları, geçen haftaki etiketlerle kıyasladığımda şok oldum.
Sebze ve Meyve fiyatları taban değil, tavan yapmış, adeta cep yakıyor.
Öyle ya Ramazan geldi.!
Vatandaşın Pazar poşetleri tane, tane ve yarımşar kilo aldığı için çeyrek dolu, Pazara gelen, alış veriş yapan insanlarımız ise beklenenden çok az ve pazarı dolanan İnsanlarımız, etiket fiyatlarını görünce elini cebine götüremediğini gözlerimle gördüğüm gibi, alış, veriş yapmadan boynu bükük dalgın bir şekilde, Pazar ı tek, tek,terk ettiğini de gözlemledim.
Artık Pazar dan ucuz sebze,meyve almak herhalde hayal oldu.
Yüksek Enflasyon ve artan döviz kurları, akaryakıta gelen peş, peşe zam’lar, enflasyonun altında ezilen vatandaşları perişan etti.
Her yıl Ramazan ayından önce olduğu gibi, sanki Ramazan’ı karşılar gibi, Zam’larda hergün olmak suretiyle, her türlü gıda ürünlerinde etiket yarışına girdi.
Öyle ya Ramazan geldi.!
Ramazan ayının, insanlar arasındaki birlik ve beraberlik bağlarının güçlenmesinde büyük katkısı tabiî ki vardır.
Bu ayda birlik ve beraberlik sadece muhabbetten, arkadaşlıktan değil, bu ayda olabildiğince yardıma ihtiyaç olan gerek akraba, gerek komşular, gerek arkadaşlar ve dar gelirli vatandaşlarımıza elimizden geldiği ve gücümüzün yettiği ölçüde bunlara yardım etmekten geçer.
İftar ve Sahur’da yediğimiz yemeğin her lokmasında, her kaşığında aklımıza bu gelmeli.
Birlik ve beraberliğimizi sağlayan yeni bir mübarek Ramazan ayına girmenin mutluluğu ve sevincini yaşıyoruz. Bu vesile ile tüm Türk İslam aleminin Ramazan ayını kutlar, sağlık, mutluluk, huzur ve bereket getirmesini dilerim.
Devamlı zamlanan gıda fiyatları karşısında, her geçen gün daha da zorlaşan hayat şartları, Türkiye nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan dar gelirliyi zorlarken, gündemden kopmuş olan siyasilerin özelikle muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday isimlerinin kim olacağını belirlemek oldu.
Normal süreçte henüz görev süresi dolmamış Cumhurbaşkanı seçimlerinin aday isimlerinin bu günde gündeme oturması, kime neyi kazandıracak bir bilmece gibi.
Geçim derdinde olan memur emekli, sosyal güvenlik kurumu emeklileri ile bağ kur emeklilerin yaşadığı hayat pahalılığı günden güne artarken genel seçimin yapılması ihtiyaç olsa bile, henüz ortada erken seçime ait alınmış bir karar yok.
Dar gelirli için geçinmek gerçekten zorlaşıyor. Vatandaş ise yüksek enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı ve zamlarla boğuşuyor, eh işte bir kesim bana dokunmayan yılan hesabı yaparak hayatını devam ettirirken ve hele bir kesim var ki, et, süt,peynir,yiyecek,içecek,kira v.s.yanlarına bile uğramadan transit geçerken, nihayet gündem bolluğunda sırasını beklemeden, Cumhurbaşkanı aday ismi ekranların ilk haberi ve açık oturumların artık değişmez konusu oldu.
Aslında kısacası şunu diyebiliriz.
Siyasilerin malum gündemi seçim, İnsanların gündemi ise geçim olduğu bir gerçek.
Hayat pahalılığından ve zamlardan yakınan başta ben dahil her vatandaş , milletin derdinin geçim, siyasilerin ise tek derdinin seçim olduğunu haykırarak söylüyor;
Ne diyoruz.!!!!
Maalesef çarşı pazarda her şey ateş pahası, Özellikle her ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte, birçok ürünün fiyatında fahiş artışların olması hayatı yaşanılmaz, nefesimizi alamaz ve ileriye dönük evlatlarımızın geleceğini göremez olduk.
Gelelim muhalefet partisi CHP’’ye, ilk defa, CHP’de Cumhurbaşkanı aday isminin, demokratik bir hareketle, parti üyelerinin önüne sandık konularak, bu yönüyle, aday belirleme yöntemi parti teşkilatında sevinçle karşılansa bile;
Aday belirleme yönteminde bence sorun yok derim, Ancak, acele ettiniz. Neden diye de soracak olursanız.?
“SÜREÇTE SIKINTI VAR” Bu durum lehinize değil, aleyhinize gelişecek, demedi demeyin.
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde yüzde 43 oy alarak Sivas Belediye Başkanı olarak seçilen Dr. Adem Uzun, göreve başladığı gün dahil olmak üzere kayda değer aralıksız çalışmalarına devam ediyor.
Sivas Belediye Başkanı olarak seçilen Dr. Adem Uzun, Sivas’ta toplu taşıma aracı olarak kullanılan Halk Otobüslerini büyüteceklerini söyledi.
Sayın başkanım bu toplu taşımada yaşadığımız sıkıntıyla ilgili 2.ci yazımı 27.12.2023 tarihinde “NE OTOBÜS NE DE MİNÜBÜS-BUNUN ADI MİDİBÜSTÜR MİDİBÜS” başlığıyla, Sivas Kızılırmak gazetesinde yazıp, okurlarımla paylaşmıştım.
Evet, başkanımızın başta içme suyu projesi ve bunun gibi bir,çok projesini desteklediğim gibi bu düşüncesine katılıyor ve destekliyorum.
Ancak Halk Otobüslerinin büyütülmesi projesi yeterlimi.?
Bence yetersiz ve toplu taşıma Sivas’ta tamamen felç duruma gelmiş bir durumda.
Hiç unutmam minibüsler Sivas toplu taşımadan, trafikten çekilmiş, Sivas Belediyesine ait otobüslerle birlikte hizmetten men edilmişti.
Yeni gelen araçlar (Midibüsler) Sivas Kongre Müzesi yanına dizilmiş, bizim Sivas’ta yaşayan ve şu an mağdur durumda toplu taşımada istediği hizmeti tam manasıyla alamayan vatandaşımız bu yeni hizmete sunulan yan, yana dizilen Halk Otobüslerinin (Midibüs) yanında bayram ederek boy, boy fotoğraf çektirdiklerini, sevinçlerini gözlerimle görmüş, bugünkü halimize o gün dahil üzülmüştüm.
Asıl konumuza, yani projemize gelelim.
Sadece bu halk otobüsleri, yani 8,5 metre olan bu halk otobüslerini trafikten çekip, 12.00 metre olan yeni Halk Otobüsleri ile hizmete sokmak, toplu taşımada kullanmak, kendi adıma söylüyorum kesinlikle çözüm olmayacak.
Neden.?
İvedi olarak alternatif ulaşım araçlarının halkın hizmetine sunulması lazım.
Kısa vadede, Sivas Belediyesi Demirbaşına kayıtlı, işletmesi tamamen Belediyeye ait Otobüsler, duraklı Minibüs ve Metrobüsler, uzun vadede ise Raylı sistem olan Metro ve tramvaylar mevcut uygulanacak olan projeye dahil edilmeli.
Vatandaşlarımızın toplu taşımada, konforlu, rahat bir yolculuk yapabilmesi için alternatif ulaşım araçları olmadığı sürece, hayata geçirilemez.
Kısacası tek bir ulaşım aracı ile toplu taşıma sorunları çözülemez.
Şimdi halk otobüslerine Sivas’ta kimler biniyor diye bir kendimizi sorgulayalım.
Başta kendisine ait aracı olmayan herkes biniyor.
Peki bunlar kim.?
Üniversite Öğrencileri,
Kamuda çalışan personeller,
Normal Emekli olup, 65.yaş gurubu altında olanlar,
Sivil sektörde ve Esnaf olarak kendi iş yerinde çalışan İnsanlarımız,
İlk, Orta ve Lise Öğrencileri,
Belli yaş gurubunda olup, ücret ödemeden muaf olan vatandaşlarımız ve diğerleri.
Sayın başkanım bu toplu taşımadan faydalanan sayıyı günlük olarak biliyorsunuz, kaç kişi binmiş, kaç öğrenci, kaç emekli, kaç tam kontör v.s.
Özellikle sabah, Öğle, Akşam mesai bitimi otobüslere binilecek gibi değil, ayakta dahi binemezsiniz, hani derler ya silme dolu. Çoğu otobüsler durağa girmeden yola devam etmek mecburiyetinde kalıyorlar. Bu yazdıklarımı görmeniz mümkün, araç içi kamera kayıtları hemen elinizin altında.
Kamu yararına olacağı düşüncesiyle Başkanım, günlük otobüse binen sınıflandırmada ilk 2.yi kimler oluşturuyor, birincisini ben bizzat ekranda gördüm ve biliyorum, Üniversite öğrencileri, diğer kalan 2.ci sırayı kontrol edip, bir kota koyarsanız, hasta olan hastaneye, işinde çalışan işine, Öğrenci olan okuluna, vatandaş ise evine gitmek üzere, bir nebze olsun rahatça otobüsüne binebilsin.
Yazımızın özeti.
Gerçek standart boyutta toplu taşımada, halkımıza hizmet veren, Belediyemiz demirbaşında kayıtlı otobüs var mı.?
Duraklı Minibüs var mı.?
Metro var mı.?
Tramvay var mı.?
Taksi dolmuş var mı?
Sayın Başkanım, YOK-YOK-YOK.
Asıl müjdemiz sizden, alternatif ulaşım araçlarından en azından birini devreye sokmanız olacaktır.
Başarılı çalışmalarınız daim olsun Sayın Başkanım.
Sultan şehir, büyük şehre aday, Sivas’ımızdan Selamlarımla.
TOK AÇIN HALİNDEN NE ANLAR, Atasözünün anlamını da kısaca hatırlarsak, para, mülk, vb. Şeyleri etde etmiş, açlığını gidermiş ve bunlara doymuş olanlar, yoksulların çektikleri sıkıntıyı, içinde düştükleri geçim darlığını anlamayan insanlar diye tanımlayabiliriz.
Madem tokun açın halinden ne anladığını biliyorsak, peki bizler ne anlamış olabiliriz sizce?
Ne gariptir ki insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen nefsi, iradesine karşı adeta mücadele halindedir. Bu mücadele de insanlığın var oluşuyla beraber ortaya çıkmıştır. Zenginler, fakirliği tatmadıkları müddetçe fakirin halinden anlamazlar.
Aslında fakir insanları anlamak için ille de fakir olmak gerekmez, mühim olan taşıdığımız kalbin içindeki merhamet kapılarının, duygularının ardına kadar açık olmasıdır.
Doğrudur tok açın halinden anlamaz. Çektiği sıkıntıları bilemez. Geçmişte kendisi yaşamış dahi olsa, zorluklar hatırlanmak istenmez. Tez elden unutulur. Aç için durum daha farklıdır, o hem kendi haline hem de ileride ulaşmak istediği tokluk haline hazırlık yapmak zorundadır.
Tokluk ve açlık halini biraz “işi olan ve olmayan” haline benzetiyorum diyeceğim ama artık bunuda diyemeyeceğim.
Neden.?
Asgari ücretli çalışıyor, ama aç,
Emekli Memur, İşçi, Bağkur’lu bunlarda aç,
Küçük esnaf, bitmiş, tükenmiş zaten aç,
Türkiye’deki ekonomik krizden en çok etkilenen kesimlerin başında yer alan ve sefalet ücretine mahkum edilen emeklilerin isyanı her geçen gün artıyor dersem yalan olmaz.
News
