DOLAR 34,9739 0.16%
EURO 36,7420 0.28%
ALTIN 2.974,72-1,04
BITCOIN 35469581.00531%
Sivas
-5°

AÇIK

15:23

İKİNDİYE KALAN SÜRE

Bizim Ocak Anıları 16-Divriği Ziyareti: – Mehmet AVCI
543 okunma

Bizim Ocak Anıları 16-Divriği Ziyareti: – Mehmet AVCI

ABONE OL
Kasım 13, 2024 13:52
Bizim Ocak Anıları 16-Divriği Ziyareti: – Mehmet AVCI
2

BEĞENDİM

ABONE OL

DİVRİĞİ ZİYARETİ


1992 kışı çok çetin geçmişti, bahar geldi karlar erimeye başladı. Nihayet mayıs ayı gelmişti. Bu zamana kadar Bizim Ocak olarak kısa zamanda il merkezinde, ilçelerde ocak geceleri, yarışmalar, konferanslar, seminerler gibi eğitim, kültür faaliyetleri düzenlemiş olmanın huzuru içindeydik. Bu arada fırsat buldukça ilçe ziyaretleri yapıyorduk. İlçe ocaklarımızla dayanışma içerisindeydik. Bir taraftan da temsilcimizin olmadığı yerlerde ilçe ocak başkanı tespit etmek amacıyla görüş alışverişlerinde bulunuyorduk.
Uzun süredir gitmek istediğimiz fakat bir türlü fırsat bulamadığımız, Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra Türk egemenliğine giren, Sultan Alp Arslan’ın komutanlarından Mengücek Gazi’nin tavassutuyla Oğuz boylarından Kayı, Bayat, Karaevli ve Akevli kollarının yerleştirildiği Divriği ilçemize Bizim Ocak temsilciliğini açmak için gidecektik. Yani kadim Türk şehri Divriği’de ocağımızın olmaması kabul edilemezdi. Divriği ilçemizin ülkücü hareket açısından bir başka önemi de 10 Eylül 1977’de Kadir gecesi, teravih namazı sonrasında komünistler tarafından kalleşçe bir pusuyla şehit edilen Hayrettin Ulubay’ın memleketi olmasıdır.
Divriği programını görüşmek için akşam ocakta yönetim toplantısı yaptık, toplantıda kimlerle ve hangi yoldan gidileceğini görüştük. Arkadaşlardan biri Kangal üzerinden gitmenin biraz uzak olsa da daha güvenli olacağını, Bolucan, Sincan köyleri üzerinden gidilen Zara yolunun ise daha kısa olduğunu ama teröristlerin geçiş güzergâhı olduğu için tehlikeli olacağını söyledi. Bu sözün üzerine ben de “Artık bize Divriği’ye gitmek farz oldu şimdi.” dedim. Bazı arkadaşlar Kangal’dan gitsek daha iyi olmaz mı diyecek oldu.
Ben “Hem Sivas ocak başkanı olacaksın hem de Sivas sınırları içinde teröristlerden korkup yolunu değiştireceksin.” dedim. Bu bize yakışmazdı. “Yolu değiştiremem.” dedim. O zaman da bende 73 model Opel Rekort vardı. Benim arabanın uzun yolda ne yapacağı belli olmadığı için Uğur’a ağabeyi Mehmet Güldü’nün arabasını almasını söyledim. O sırada Mehmet Güldü de sıfır km. mavi bir şahin almıştı. Bu arada Mehmet Güldü’nün ocağımıza her zaman maddi-manevi desteğini görüyorduk. Sanki kendi malımız gibi aracı aldık. Uğur Güldü, Süleyman Kurt ve ismini hatırlayamadığım bir üniversite öğrencisi arkadaşla yola çıktık.
Bu tip ziyaretlere giderken üniversite teşkilatımızdan zamanı uygun olan ve özellikle il dışından şehrimize üniversite eğitimi için gelen genç arkadaşlardan yanımıza en az birini alırdık. Hem yol boyu sohbet eder, dava bilincini güçlendirmeye çalışırdık hem de gittiğimiz yerdeki görüşmelerimizde ocak başkanlığı görevlendirmesi yaparken kriterlerimizi; görüşme usul ve adabını öğretmeye gayret gösterirdik.
Bu gibi seyahatlerde yanımızdaki gence “üniversite başkanınızdan güzel türkü söyleyecek bir arkadaşı yoldaş olarak görevlendir.” demiştim. O da senin için “sesi yanık, güzel türkü söylüyor” dedi. Hadi bakalım bir türkü söyle de dinleyelim, kulağımızın pası açılsın derdim Bazen genç arkadaşımız “ben türkü bilmem, bana türkü bilip bilmediğim sorulmadı. Bir yanlış anlama olsa gerek” der çok ısrar edince biliyorsa söylemeye başlar; bilmiyorsa mahcup bir ses tonu ile “Ben türkü söyleyemem başkanım.” derdi
Divriği yolunda şansımız iyi gitti. Güney doğulu ülkücü kardeşimiz bize Bolucan yolu bitene kadar yanık sesi ile güzel türküler söyledi. Neşeli sohbetler ile MÇP Divriği ilçe binamıza vardık. Bizi, ilçe başkanımız Hasan Ağırsoy ve arkadaşları karşıladı. Çaylar içildi, Divriğ’de ocak temsilciliği açma ve ilçe ocak başkanlığını kimin yapabileceği konusunda istişarelerde bulunduk. Daha sonra Divriği’de camiamızın önemli simalarından biri olan Osman Nuri Bey’i çalıştığı bankada ziyaret ederek görüşlerini dinledik. Daha sonra bir hayli babayiğit bir arkadaşımız olan Rahmetli Adnan Akgün “benim ekmek teknemi ziyaret etmeden bir yere gidemezsiniz” dedi ve bizi Divriğili arkadaşlarla birlikte mahalle bakkalına götürdü. Biz sohbet ederken küçük tüp üzerinde bize menemen yaptı. Çay demledi. Yemek yerken bize Divriği ye hangi yoldan geldiğimizi sordular. Bizde Bolucan, Sincan üzerinden geldiğimizi gerekçeleri ile anlatınca “Siz kanınıza mı susadınız! O yoldan bu zamanda gelinir mi? O yol üzeri terörist kaynıyor.” dediler.
Artık görüşmelerimizi tamamlayıp yola çıkma zamanı gelmişti. Vedalaşalım deyince “Yok burada vedalaşmayacağız. Biz anladık ki siz yine Bolucan üzerinden gideceksiniz.” dediler. Ben de “Evet geldiğimiz yoldan geri döneceğiz” dedim. Onlar “Kesinlikle biz sizi o yoldan göndermeyiz.” dediler. Her ne kadar “Tamam sizin hatırınıza Kangal üzerinden gideriz” dememe rağmen “Yok yok” dediler. “Sen önden git. Biz arkandan Kangal’a kadar eşlik edeceğiz.” dediler. Her ne söylediysem Divriğilileri ikna edemedim. Biz önde onlar iki araçla arkada Mursal köyüne kadar konvoy halinde geldik. Baktım ki onlar benden daha kararlılar, onları daha fazla yormamak için Mursal köyü çıkışındaki yüksek tepede durdum. “Artık vedalaşalım. Siz dönün artık. Biz sizin dediğiniz yoldan gideceğiz.” dedim. Onlar da “Tamam o zaman biz burada bekliyoruz. Size hayırlı yolculuklar.” dediler. Vedalaştık. Yola devam ederken dikiz aynasından hâlâ tepede beklediklerini gördüm. Divriğili arkadaşları daha fazla üzmemek için geri dönmedik.
Buradan şu sonucu çıkarırsak yanılmış olmayız diye düşünüyorum. O günlerin ülkücüleri, birbirlerini çok iyi tanıdıkları için hangi olay karşısında nasıl tepki vereceklerini iyi kestiriyorlardı. Kangal ocağımızı ziyaret ettik. Ocaklı arkadaşlarla hasbîhal ettikten sonra gece yarısından sonra Sivas’a kazasız belasız geldik.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.