DOLAR 34,9739 0.16%
EURO 36,7420 0.28%
ALTIN 2.974,72-1,04
BITCOIN 35427931.26447%
Sivas
-8°

PARÇALI AZ BULUTLU

15:23

İKİNDİYE KALAN SÜRE

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNDEN İŞGAL ALTINDAKİ FİLİSTİN’E – Murat SULAKÇI
389 okunma

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNDEN İŞGAL ALTINDAKİ FİLİSTİN’E – Murat SULAKÇI

ABONE OL
Ekim 22, 2024 07:01
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNDEN İŞGAL ALTINDAKİ FİLİSTİN’E – Murat SULAKÇI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Büyük Ortadoğu Projesi birçok siyasi ve uluslararası politika ustaları tarafından ABD’nin 11 Eylül 2001’den itibaren uygulamaya koyduğu proje olarak tanımlanıyor.Bu tanım içerisinde yer alan  ülkeler.

   Hindistan’dan Cebelitarık’a kadar uzanan, içinde Kuzey Afrika ülkeleri, Arap Ülkeleri, İsrail, Pakistan, Bangladeş, Afganistan, İran, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin yer aldığı bölgeyi kapsıyor.

 Bu projeyi dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice tarafından şu şekilde ifade etmişti.

BOP kapsamındaki ülkelerde istikrarı sağlamak,

Filistin, İsrail anlaşmazlığını çözmek,

Teröre destek veren ülkelerle savaşmak,

Ortadoğu ülkelerinde demokratikleşmeye ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak.

 Ancak bu proje ile ne bölgeye istikrar ne de demokratik yönetimler geldi.                                                 Tam aksine daha çok istikrarsızlaşan ve ekonomik yönden sömürülen ülkeler kan ve göz yaşından başka bir şey gelmedi.

  Bu yaşanan süreçlerin  biraz da tarihsel arka planına baktığımızda belki gelinen bu noktada bize  ışık tutacağını düşünüyorum.Osmanlı İmparatorluğu parçalanmanın eşiğinde iken emperyalist ülkeler tarafından pay edilen topraklarının bir kısmının yer aldığı   Ortadoğu coğrafyasıdır. Özellikle İngiltere,Fransa ve İtalyanların ya sömürge yada kukla devletler oluşturmasıyla günümüze kadar bir coğrafyada söz sahibi olmuşlardır.

 Burada özellikle Filistin sorunu belki de en dramatik olan ve gittikçe insan haklarının dibe vurduğu bir mesele olarak hepimizin içini yakmaktadır.Yıllardır baskı ve zulüm altında olan Filistin halkının 102 yıl öncesi nüfusuna bakalım.  1922’de İngiltere’nin düzenlediği bir nüfus sayımı, Yahudilerin sayısının, Filistin’deki 750 binlik nüfusun yüzde 11’ine ulaştığını gösteriyordu. Bundan sonraki 15 yılda 300 bin Yahudi daha gelecekti. 1931’de yapılan nüfus sayımına göre Arap nüfusu (Müslümanlar, Hıristiyanlar, Dürziler dahil) 861 bin 200, Yahudi nüfusu ise 174 bin 600 yani yüzde 17 idi. Yahudi nüfusundaki bu artışın sebebinin göç olduğu belirtilmiştir.

   Bölgedeki nüfus ve toprak sahipliği hakkında başvurabileceğimiz bir kaynak, Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komisyonu. Bu komisyon, manda yönetiminin sona erdirilmesini ve Filistin’in biri Filistinli Arap, diğeri Yahudi olmak üzere iki bağımsız devlete bölünmesini ve Kudüs’ün uluslararası hale getirilmesini önermişti. 1945’te Birleşmiş Milletler’in hazırladığı ve bölgedeki toprak aidiyetini gösteren haritaya göre Yahudiler toplam nüfusun yüzde 37’sini oluşturuyordu ve tapulu arazilerin yüzde yedisine sahiptiler.Buna göre 1945’te yaklaşık 26 milyon dönüm olan Filistin toprakları içinde Yahudilerin sahip olduğu arazi miktarı yaklaşık 906 bin dönümdü. Araştırmacı Stephen P. Halbrook, 1981’de yayınlanan makalesinde 1948’e kadar Yahudilerin satın aldığı toprakların yüzde 52,6’sının Filistinli olmayan toprak sahiplerine, yüzde 24,6’sının Filistinli toprak sahiplerine, yüzde 13,4’ünün hükümete, kiliselerden ve yabancı şirketlere ve yüzde 9,4’ünün çiftçilere ait olduğunu söylüyor.Bu bilgileri yanına bazı şeyleri de eklemek etmek gerekmektedir.

  İsrail’in kuruluşunda bazı Filistinlilerin toprak satışı, bölgeden Filistin halkının zorla göç ettirilmesinin yanında en büyük darbe Mısır ve Suriye’nin birlikte, 6 Ekim 1973 tarihinde İsrail’e karşı başlattığı Dördüncü Arap-İsrail Savaşı olarak tarihe geçen Yom Kippur Savaşı’nda İsrail’i hezimete uğratmışken , ABD’nin savaşa müdahil olması neticesinde 26 Ekim’de  Arap devletlerinin yenilmesinden sonra “Araplar bir daha birlik olup İsrail’e saldırmasın” fikri temel alınarak yapılan “beyin fırtınası”nda şekillenmeye başladı.

 İşte   BOP’un  asıl doğuş tarihi 1 Kasım 1973 savaşı baz alınarak  bu projenin temeli  atılmıştır.  

   Bu tarihten sonra  tabi,Mısır,Suriye,ürdün,Irak,Libya gibi  devletlerin dışında kalan ve ABD ile İsrail’in hiçbir koşulda diş geçiremeyecekleri ülkeler olan Türkiye, İranda başarılı olamamıştır.Ancak o tarihten sonra Afganistan ve Pakistan gibi İslam ülkelerinde iç karışıklıklar çıkarmış,Türkiye ve İran’a ambargolar koyarak, milli gelirlerini terörle mücadele akıtmalarını sağlayarak bölgede güçlenmelerini önlemek için her türlü hamleyi günümüze kadar yapmıştır.

  Bu projenin asıl amacı Amerika’nın bütün enerji kaynaklarını sömürmesi için ileri karakol görevini görecek olan büyük İsrail adı altında Arz-ı Mev’üd gibi   ham bir hayalin peşinde koşan bu yapay devleti Ortadoğu’da kendisine jandarma olarak oraya dikmekten başka bir şey değildir.

   Bu oyunun bir an önce bitmesi için yapılan bu insanlık dışı saldırılara karşı  öncelikle bütün bölge devletleri birlikte mücadele etmeleri gerekmektedir.Bu mücadelede özellikle Filistin halkına tavsiyem,

   Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken vermiş olduğumuz Ulusal kurtuluş mücadelesinde olduğu gibi önce iç cepheyi  birleştirmek suretiyle mezhepsel bir bakışla değil Ulusal bir çizgide,hurafeyle değil aklı öne alan bir çerçevede bağımsız ve  özgür Filistin devletini kurana kadar özgürlük  mücadelesine devam etmelidir.

  Aksi takdirde, Ortadoğu’da yer alan bayrakları sadece sembolik olarak dalgalanan, bayrağı var ama özgürlüğü olmayan Arap devletlerinden hiçbir farkları kalmayacaklardır.!!!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.