DOLAR 34,9739 0.16%
EURO 36,7420 0.28%
ALTIN 2.974,72-1,04
BITCOIN 35397040.89056%
Sivas
-5°

AÇIK

17:43

AKŞAMA KALAN SÜRE

ÖLÜMSÜZ LİDERLİK – Ali DAĞ
1208 okunma

ÖLÜMSÜZ LİDERLİK – Ali DAĞ

ABONE OL
Kasım 11, 2024 09:07
ÖLÜMSÜZ LİDERLİK – Ali DAĞ
3

BEĞENDİM

ABONE OL

1.Dünya savaşı bitmiş, Osmanlı ile İtilaf kuvvetleri arasında Mondros ve Sevr antlaşmaları imzalanmış, adeta İmparatorluktan eser kalmadığı gibi, Osmanlı’ya bırakılan Anadolu’daki bir avuç toprak parçası da gene Emperyalist güçler tarafından, birer birer işgal edildiği bir sırada Gazi Mustafa Kemal ve bir gurup Vatansever çıkıp yereldeki Vatansever, sömürgeciliği ve işgali kabul etmeyen halkla beraber, Emperyalizme karşı Milli kurtuluş savaşı verilerek bugünkü Milli sınırlarımızdan işgalci güçler çıkarılır.

     Asıl mücadele bu aşamadan sonra verilecektir. Osmanlı ekonomisi o kadar çok bozulmuştur ki üretim yok olmuş, zaten sanayii devrimine Osmanlı geçememiş, madencilik, demiryolları, bankacılık her türlü gelir kaynakları yabancıların elinde olduğu gibi, Düyun-u umumiye ile tüm vergiler de yabancılara gidiyordu.

     Gazi Mustafa Kemal tüm bu gerçeklerin farkında idi. Savaşla kazanılan başarının aynı zamanda ekonomi, eğitim, sağlık alanlarında da sağlanması gerektiğini bildiği için derhal bu çalışmalara başladı. İzmir’de Türkiye iktisat Kongresini düzenledi (17 Şubat 1923) Kongreye ekonomi, tarım, sanayi her alanda katılımcıları sağlayarak, bir konuşma yapan Gazi Mustafa Kemal, “Siyasi ve Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferler ile taçlandırılmazlarsa elde edilen zaferler kalıcı olmaz”  diyerek ekonomik bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Adeta günümüzü işaret etmiştir.

     Tarım milli ekonominin temeli olarak kabul ediliyordu. İlk iş olarak köylünün durumunun iyileştirilmesi yönünde çalışmalar yapıldı. Gazi Mustafa Kemal bu konuda; “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.” Diyerek tarıma ve köylüye verdiği önemi duyurur.

     Ticaretin Yabancıların ve azınlıkların elinde olduğundan bu durumu değiştirmek için, Türk Milletinin söz sahibi olması gerekmekte idi. İlk olarak Türk bankacılığını geliştirmekle başladı. Bunun için İş Bankası kuruldu, girişimcilere ticaret alanında krediler verilerek sanayii ve üretimin yolu açıldı.

     1934 yılından itibaren birinci beş yıllık kalkınma planı uygulamaya konuldu. Tekstil, madenler, sağlık, altyapı, havayolu, bayındırlık gibi bir çok alanda başarılar hızla devam etti.

     Ulu Önder Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, sadece biz Türk toplumu için değil dünya tarihinde çok önemli bir yere sahip olan bir liderdir. Adeta yoktan var edilen, Laik Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünlere gelmesinin tek kahramanıdır. Atatürk Gençliğe hitabesinin sonuna doğru şunları söylemiştir;

     “İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün Dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

     Ey Türk istikbalinin evladı!

     İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

     İşte Atatürk’ün bu sözleri Türk toplumunun rehberi olmalıdır…

     Ulu Önder Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Ölümsüzlüğünün 86. Yıldönümünde saygı ve özlemle anıyorum.

11 Kasım 2024

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.