Toplumun Demokratik örgütlenmelerinin merkezinde olan birçok STK’larla, siyaset günümüzde neredeyse özdeşleşmiş durumda. Bu demokratik kitle örgütlerinin temel görevi, üyelerinin çıkarlarını tüzükte belirtilen çerçevede korumak, temel hak ve özgürlükler içerisinde demokratik haklarını kullanarak halka ve üyelerine yardımcı olmalarıdır. Öncelikleri üyelerinin çıkarlarını her platformda savunmaktır.
Fakat gelinen noktada siyasi aktörler kendilerine yakın olan, STK’ları hem maddi anlamda hem de manevi anlamda ciddi oranda destekliyorlar. Bu yüzden de bazı STK’lar bir nevi siyasi parti propagandası yapan kurumlar haline gelmiş durumda. Oda, sendika, vakıf ve derneklerin neredeyse hepsi, tüzüklerinin tersine siyasi bir ideolojiye bürünmüş durumda. Siyasi faktörlere kendilerini beğendirme yarışı içine giriyorlar. Oysa birçok Demokratik kitle örgütü, üyelerinin çok farklı siyasi ve ideolojik görüşte olduklarını göz ardı ediyor.
Üyesi ya da takipçisi olduğunuz birçok hemşeri derneklerinden bile telefonunuza bir siyasi partinin siyasi çalışmasına katılım ya da destek mesajı gelebiliyor veya fiziki çalışma yapabiliyorlar. Hal böyle olunca da sivil toplumun demokratik kitle örgütlerinin ve katılımcı gelişiminin önü tıkanıyor. İlgili siyasi partinin örgütü olmaktan ileri gidemiyor.
Gerçekte Demokratik kültürlerde, oy isteyen siyasiler, toplumsal çıkarı ön planda tutan STK’ların peşinden koşarlar. Kendi ideolojilerini benimsetmek, mevcutta olan düzenin çok daha iyisini, yapılan siyasi hataları düzeltecek lerini, insanların temel hak ve özgürlüklerini, ekonomilerini sosyal yaşamı en güzel bir şekilde yapabileceklerini anlatarak insanları ikna etmeleridir.
Günümüzde ise bu işler tam tersi şeklinde çalışıyor. Bu da menfaat ve çıkar ilişkisini gözler önüne seriyor. Bu da toplumda hoş karşılanmadığı gibi, insanları Demokratik kitle örgütlerinden uzaklaştırıp, toplumun en temel hakkı olan örgütlenmesini olumsuz olarak etkilemektedir. Örgütsüz toplumlar ise her zaman, her alanda ezilmeye mahkûm olmaktadırlar.
Demokratik kitle örgütleri olan Vakıf, dernek, oda, sendika Vs. hiçbir partinin himayesinde olmaması gerekiyor. STK’lar Siyasi parti vesayetine girdikleri zaman, tüzüklerinde belirtilen STK olma özelliğini gerektiren temel esaslarını kaybetmiş olurlar.
Bu gidişat ise Güç sahibi partilerin himayesi altında hareket eden STK’lar zamanla siyasileşerek, sivil toplum olma özelliğini kaybeder. Hâlbuki STK’ların tüzükleri doğrultusunda üyelerinin çıkarları için, siyasi yönetimler üzerindeki etkinliği ve baskısı ne kadar fazlaysa o kadar doğru olduğu bilinmelidir…
06 Ocak 2025
GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GENEL
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.