ÜLKÜCÜ OLMAK – Gazi KARABULUT

Ülkücü olmak, sadece bir aidiyet ile açıklanamaz.

Ülkücü olmak, Mete Han’ın, babasına niye baş kaldırdığını anlamak; Türk’ün, tarihindeki ilk düzenli ordusundaki disiplinini kavramak demektir.

Ülkücü olmak, Kürşad’ın ihtilalini anlamak, Göktürk devleti ile bir milletin yeniden dirilişini sağlamak demektir.

Ülkücü olmak, Satuk Buğra Han gibi yeni bir yol açıp tarihe altın harflerle geçmek demektir.

Ülkücü olmak, Alparslan’ın ordusunda Anadolu’yu yurt yapmak, Kılıçaslan gibi haine haddini bildirmek demektir.

Ülkücü olmak, Osman Bey’in ülküsünü anlamak, Fatih gibi çağ açıp çağ kapatmak demektir.

Ülkücü olmak, Atatürk gibi “geldikleri gibi giderler” deyip yedi düveli dize getirerek Devlet kurmak, demektir.

Ülkücü olmak, Başbuğ’u anlamak ve vazgeçmeyi hiç ama hiç düşünmemek demektir.
Ülkücü olmak, Devlet ve millet için, mazi-ati köprüsünü kurarak Güçlü ve müreffeh bir Türkiye ve Türk birliğine koşmaktır.

Yani Ülkücü olmak, şahsiyetli olmak, yarının Milliyetçi Türkiye’si için kınayanların kınamasına aldırmadan yola revan olmaktır.

Ne mutlu Ülkücü olmayı millet ve dava şuuru şeklinde anlayanlara…

Ve dün olduğu yeri bugün de unutmayıp yarınlara taşımak için çizgisinden kopmadan mücadele edenlere…

Ve Ahde vefa erlerine…

Ancak,

Günümüzde Milliyetçi mütefekkirlerin yükü daha da artmıştır.

Öyleyse yine, yeniden ve asla vazgeçmeyi düşünmeden mücadeleye devam edeceğiz…
…

Neydi o derinlemesine tahlil edilmesi gereken söz?

İttihatçılar ölür, ittihatçılık ölmez!

Hakeza diyoruz ki;

Ülkücüydü, ülküleri için yaşadı; şuurudur Ülkücü Olmak…